flickr

Zülfü Livaneli: Serenad


İtiraf etmeliyim. Türk yazarlarından, hikayelerinden, romanlarından ve kısa öykülerinden, yani Türk Edebiyatı'nın kendisinden olabildiğince uzak dururdum. Birkaç başarısız, iç bulandırıcı, yoğun bir milliyetçi duygu ile örülmüş olan kahramanlık kitabının ardından, Türk Edebiyatı'na küsmüş bir vaziyetteydim. Fakat bu cahillik uykumdan beni uyandıran o eser ile işte şimdi karşınızdayım!

Doğan Kitap tarafından piyasaya sürülen Serenad, toplamda 481 sayfa sürecek olan oldukça etkileyici bir dünyanın kapılarını bizler adına aralıyor. İlk olarak belirtmeliyim, saman kağıda basılarak sunulan bu eserin kapağından bizlere bakan görsel çalışma dört dörtlük bir anlatımı içerisinde barındırıyor. Ve ayrıca, Talât Halman'ın da çok yerinde bir duyurusu ile kitaba başlayan okurlar, gerçekten de, kelimenin tam anlamı ile adeta büyüleniyorlar...

Maximillian Wagner, Alman asıllı ABD'li bir Hukuk profesörü olarak İstanbul'a bir konferans maksadı ile ziyarete gelir. Kendisini karşılamakla İstanbul Üniversitesi tarafından görevlendirilen Maya Duran ile birlikte yaşayacakları olayların işlendiği Serenad, Struma'nın trajik hikayesi ile mühürlenecektir. 

Nazi Almanyası'nın katliamlarından kaçan Yahudiler için, savaş döneminde tarafsızlık ilan etmesine rağmen, coğrafi konumu nedeni ile oldukça uygun bir ülke olan Türkiye, kaçak göçmenlerin uğrak yeridir. Gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenerek roman içerisinde ilmek ilmek işlenilen, oldukça dokunaklı bir sevda hikayesi karşılar bizleri Serenad'da. 

Ari ırkın bir üyesi olan Maximillian Wagner, kendisi bir Yahudi olan Nadia isimli genç bir kıza kalbini kaptırır. Sevdalarını bütün itirazlara rağmen evlilik ile mühürleyen çiftin, trajik hikayesi Struma gemisinde sona erecektir. Aşk kelimesini kullanmayacağım, hayır. Kara sevdayı anladığınızı mı düşünüyorsunuz? Bir de Zülfü Livaneli'nin Srenad'ından deneyimleyin bu olağanüstü duyguyu. Zaman zaman gözlerinizde biriken yaşların eşliğinde okuyacağınız bu olağanüstü roman, Maximillian'ın trajik hikayesi eşliğinde tarihin tozlu sayfalarına sürüklüyor okurunu. Eksiği olmayan, vadettiğinden çok daha fazlasını içerisinde barındıran enfes bir kitap daha! Okuyun ve okutun!

Share this:

YAZAR HAKKINDA

Ceyron Louis

2010-14 yılları arasında Mersin Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nde okudu. Bölümününden birincilik, fakültesinden ise ikincilik derecesi ile mezun oldu. Akademik çalışmalar, yazarlık, fotoğrafçılık ve grafikerliğe dair ürettiği ürünler ile eleştirel akla katkılarını sunmaya devam etmektedir.

    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum :

Yorum Gönder