Brandon Sanderson: Kralların Yolu
The Way of the Kings, Kralların Yolu adlı kitabı ile bu yazımda konuk olarak ele alacağım yazar Brandon Sanderson. Aslında, yazarı eleştirmekten daha çok kitabını incelemeyi tercih edeceğim. Sonuçta bu blog'u hayata geçirme nedenlerim arasında gelen en öncelikli sebep, okuyup da beğendiğim, değerlendirmelerimden sınıfta kalmadan geçebilecek kadar iyi olan eserleri duyurabilmek; kendi bakış açımdan onları tanıtabilmekti.
Amerikalı
ve 38 yaşındaki bir yazar olarak kariyerinin henüz başlarında olan
Sanderson, fantastik dünyanın yeni prensi olarak tanıtılıyor. Doğrusu
The Stormlight Archive, Fırtınaışığı Arşivi sersinin ilk kitabı olan
Kralların Yolu'nu okuduktan sonra bu teoriyi desteklemekten başka bir
şansı kalmıyor insanın. Akılçelen Kitapları tarafından Türkçe'ye
çevirilerek yine aynı yayıncı grup tarafından piyasaya sürülen eser,
toplam 910 sayfalık dev bir tuğlayı andırıyor. Dev bir tuğla diyorum ve
gerçekten de bu sözümün arkasındayım...
Baskı
kalitesi ise oldukça tatminkâr. Kitabı elinizde tutarak rahat bir
şekilde okumanız mümkün olmayabilir. Fakat kağıt hamurunun dokusu, görsellerde
kullanılan illustrasyonların baskı kalitesi ile birlikte bu dezavantajı göz ardı
kılmaya yetiyor. İlk bakışta oldukça ürkütücü gözükmesine rağmen,
Sanderson'un kitabı kurgulayış biçimi ve akıcı dilinin de yardımı ile
bir çırpıda bitiveriyor. Yani kısacası, bileklerinizde kalıcı bir hasara
neden olmadan, ortalama bir okuyucu hızı ile 1 hafta da
bitirebileceğiniz sürükleyici bir eser.
Biraz
da içeriğinden bahsedelim. Fazla spoiler vermeden, kısaca
bahsedebileceklerim ise şunlar: Kitap kişiliklere ayrılarak, farklı
pov'lar eşliğinde hızlı bir giriş yapıyor. Bambaşka bir dünya; fantastik
ögelerin yoğunlukta olduğu baskın bir mücadele ortamı, vahşi ve ani
tehlikeleri içerisinde barındıran bir doğa yaşamı ile eşi benzeri
görülmemiş bir kurgu harikası bu kitap! Kurbanlarını hazırlıksız
yakalayan yüce fırtınaları, sahiplerine madde üzerinde değişim gücü
veren fabrialları ve her şeyden en önemlisi ise fırtınaışığı...
Ve
elbette pareler... Sanderson tam bir dahi. Gerçekten de öyle! Adam
kalkıp başmbaşka bir dünya ile, orta dünya tutkusundan bizleri bir an da
çekip kurtarıyor. Pare adını verdiği antik kılıçlar ve zırhlar
Sanderson'un dehasını ortaya koyan, yep yeni bir dünya yaratan bu kitabın
en değerli ürünleri. Kurbanlarının ruhunu kesen fakat etine zarar
vermeyen, her türlü cansız nesneyi kelimenin tam anlamı ile doğrayabilen
pare kılıçları ve onları taşıyan savaşçıların giydiği, kullanıcısına
insan üstü güçler bahşeden pare zırhları... Ve çok daha fazlası. Ama
elbette daha fazla detaya girmem, kitabı okuma kararı alacak olan
arkadaşlarımın hakkını yemem anlamına gelecektir. Fazla söze gerek yok!
Antik savaş sahnelerinden hoşlanıyor, fantastik bir örgü içerisinde
akıllıcı kurgulanmış yep yeni bir dünya anlatısı arıyorsanız eğer,
prensimizin bu yeni kitabını kaçırmayın derim.
Her
kitabı 1000 sayfalık olması planlanan 10 kitaplık devasa bir eserden
söz ediyoruz. Sanderson bu konuda başarılı. Kitaplarını yarıda
bırakmadan bu hayata gözlerini kapamayacağını da umut ederek serinin
devam kitaplarını da beklemekteyiz. Kralların Yolu orjinal dili ile
2010'da USA'da, 2013'de ise Türkçe olarak ülkemizde satışa sunuldu.
Serinin ikinci kitabı olan Words of Radience, Işığın Sözleri ise şu anda
Türkçe'ye çeviriliyor ve belki de basılıyor. Şanslı isek Aralık sonu ya
da 2015 başlarında bu harika serinin ikinci kitabını da Türkçe olarak okuma
şansına erişeceğiz. Ve son kişisel bir not. Kitap içerisinde en çok
beğendiğim povlar; Dalinar, Kaladin ve Szeth'e ait. Okuyun, nedenini
sizler de anlayacaksınız...
Kralların Yolu'na 10 üzerinden 10 vermezsem eğer, bu emeği ve başarıyı küçümsemiş olurum.